Yardimlasma temeline dayana, dini ve medeni bir müessese olan vakif, sosyal dayanismanin en eski hukuki müesseselerinden biridir. Sosyal müesseselerin kurulup gelismesinde büyük derecede rol oynayan ve sadece genis halk kitleleri degil, cevre ve hayvanlara da hizmet götüren vakif teskilati, milletlerin sahip olduu manevi güc ve degerlerin tanimlanmasina yardimci baslica eserlerdendir.
Islam dinini kabul etmelerinden sonra Türklerin, ekonomik, sosyal ve dini hayatlarinda asirlar boyu müessir bir rol oynamis bulunan vakif kurumu, sadece fakirlere yardim etmek gibi dar bir cevrede kalmamis; ayni zamanda fikir, irfan ve imar gibi müesseseler üzerinde de derin izler birakmistir. Nitekim bu yüzden Osmanli Imparatorlugunun umumi hayatinda bir iskan ve imar metodu olarak vakiflarin oynamis oldugu büyük rolden kimse süphe etmemektedir. Sehirlerimizin her türlü amme hizmetleri, muavenet sosyal yardimlasma teskilati, ilmi, dini ve medeni hayatin her türlü tezahürleri hep vakif tesisler yolu ile tanzim ve idare edilmis bulunmaktadir. Bütün bu acilardan degerlendirildikleri zaman vakiflarin, toplumun hayir ve iyiligine olan her yerde nasil saglam birer sigorta teskilati gibi görev yaptiklari anlasilacaktir.