Cemaat evinde agabeyleri tarafindan iki yakasi bir araya getirilen lise ögrencisi, kendisine adres soran ihtiyari bilerek yaniltip kaybolusunu izlemek üzere takip eden bir genc, kiyamet koptuktan sonra komsusunun gecekondusunda Ferdi Tayfur kasetleri arayan bir adam, rastladigi ögrencilere katilip felekten bir gün calan mobilya iscisi... Yoksulluk, cocukluk, aile, genclik gibi temalarin yani sira basörtüsü yasagi, din-sermaye iliskileri, cemaatler, gecekondulasma, Müslüman kadinin kimlik arayisi gibi 90li ve 2000li yillarin güncel meseleleri ses buluyor bu öykülerde. Islenen konularin siyasi keskinligi kurmaca oyunlari ve kayitsiz bir alaycilikla törpüleniyor. Insan iliskilerinin kirilgan gercegine tutulan ayna bükülüyor, görüntü bulaniyor, kaygilar ve kahkahalar ic ice geciyor. Baskalarinin Buradalari, Selcuk Orhanin Kansizlik 2000 ve Tas Kayik 2003 adli kitaplarindaki öyküleri bir araya getiriyor. Sari bir cekyat odanin neredeyse ücte ikisini kapladigi icin bir calisma masasi koyacak alan yoktu. Duvarda bir takvim, Sizintidan kesilmis, avuclari yagmur damlalariyla ciglenmis bir bebek resmi, bir de en kücügünden bos bir mantar pano asiliydi. El büyüklügünde siyah bir cep radyosu ya da kayit cihazi göze carpiyordu, belki de sirf o evde konusulanlar cogunlukla üniversite odakli oldugu icin Ömer kayit cihazini Iletisim Fakültesinde okuyan bir baska agabeyin varligina yordu. Yanindan ayirmadigi Reebook cantasi bacaklarinin arasindaydi yine. Kapi araligindan islak dirseklerini gördügü Kamil Agabey basini iceri uzatip Ömer, Izzet Agabey gelip seninle konusacakmis. Bir on dakika bekle, dedi. Sabah, ogle ve aksam yemeklerinden sonra acin bu kitabi, bir Selcuk Orhan öyküsü okuyun, hayata bakisinizin nasil degistigine sasiracaksiniz. Alper Canigüz