Kizlar, oglanlar, sehirler, kediler, köpekler, takintilar, yaralar, ilaclar ve biraz da Italya...
Bu kitapta hepsi var.
Hatta bir seyden hep var.
Ama baska bir seyden de hic yok...
Bu kitapta kimsenin adi yok.
Üzgünüm; onlara seslenemeyeceksiniz.
Bazilarinin yüzleri gözünüzün önüne gelecek. Odalarina misafir olacak, ayni seylere kizacak, üzülecek ve belki güleceksiniz ama onlara isimleriyle hitap edemeyeceksiniz.
Birkac tanesine hakaret etmek isteyebilirsiniz. Sorun yok. Üzerlerine alinmayacaklar.
Calistigi yeri kapattirmaya calisan cocugu öyküden cekip almak isteyebilirsiniz, ama sizinle gelecegini pek sanmiyorum, cünkü sizinle adini dahi paylasmayacak kadar ketum.
Dudaklarini bükmüs, camin önünde öylece oturan o kücük kiza da yanasmayin. Kimseyle konusmak istemiyor. Zaten yeterince üzgün...
Isimsiz karakterlerine simsiki bagli öykülerin olusturdugu Bulut Fabrikasini okurken sizi harekete gecirecek duygulara karsi koymamaniz dilegiyle...