Ahad ve Besir; Samdaki Bab Sarkide yani Sünni Müslümanlarin ikamet ettigi eski bir semtte- oturan, bitisik komsu cocuklariydi. Simdi ikisi de delikanli idi. Ellerine kadin eli degmemisti. Aski ve cinselligi bilmiyorlardi. Yakisikli ve karakter sahibi ama parasizdilar.
Hafiz Esad yönetimindeki Suriyede Sünniler, ikinci sinif vatandas gibi yasardi. Iki arkadas; turistlerin, Alevilerin ve Sünnilerin ugrak yeri olan, Samin dünyaca ünlü Hamidiye Carsisina gitmeye karar verdiler. Belki de birer kiz arkadas bulabilirlerdi. Iki güzel kizdan birinin cantasini kapan genci yakalayarak o kizlarla tanistilar. Zengin ailelere mensup bu kizlarla selamlasmalari bile hayal iken Ahad, daha ilk görüste gönlünü Zeliha adli dilbere kaptirmisti.
Ahad, gözlerine inanamiyordu. Bu muhtesem tas konagin da sahibi olan Zeliha ona ilgi gösteriyordu. Tas konaga ürkerek giren Ahad, konagin salonu üzerindeki dar kanepede cirilciplak Zelihayi kollarinin arasina aldiginda vücudunda kan degil alev dolasiyordu. Kendisi ise göklerde ucuyordu.
Her sey asklarina karsiydi. Bu ask imkansizdi. Ama cok sevenin daima bir umudu oluyordu.
Dört bes yil sonra Zeliha ikiz kardesi Beridin esi olarak karsisina ciktiginda Ahad, nefes almaya devam etse de gercekte ölmüstü. Dedesinin KABIL diye cagirdigi ikizinden yedigi bu darbe ve Suriye de cikan kanli olaylar, Zelihanin ve Ahadin cehenneme dönen hayatlarini iyice cikmaza sokmustu.
Bu kücük tanitim yazisi, yasananlarin milyonda biri bile degildi. Siginmaci olarak Türkiyeye kacan bu ailenin hayati; tasavvur edemeyeceginiz acilar, korkular, ihanetlerle dolu. Suriyede yasanan vahseti, aski, aciyi ve kardes ihanetini anlatan bu roman, elinize alinca bitirmeden birakamayacaginiz bir hikayedir.
