Insanin özgürlügünden vazgecmesi, insan olusundan vazgecmesi demektir Özgür olmamak, bütün haklardan ve yükümlülüklerden vazgecmedir.
Özerklestirici ve özgürlestirici yeni bir yönelim olan Aydinlanmanin birincil istemi veya kazanimi, dünyanin her yerinde, her insanin akil ile donatilmis oldugu ve aklini yetkinlestirebilecegi ilkesidir. Bir akil varligi olan insan, dünyanin her yerinde aklini kullanma cesareti gösterebilir; elestirel ve öz-elestirel bir öz-bilinc gelistirebilir.
Biz, bir halkin, bir halk oldugu eylem ile kendimizi yeniden olustururuz Bubner 1989, s. 408. Bu nedenlerle, insanin ve doganin kurtulusu birbirinden ayrilamaz. Insan dogasinin kurtulusu, Aydinlanmayi da elestirel öz-degerlendirmeye yönlendiren ahlaksal-politik bir karara baglidir. Sorun, insanligin bu karari verip veremeyecegi ya da ne ölcüde verebilecegidir.
Cumhuriyetcilik, yürütme erkinin, diyesi, hükümetin, yasama erkinden ayrilmasidir. Despotizm ise, kamusal istenci hice sayarak, devlet düzenini, despotun keyfince belirledigi yönetimdir. Yasa ve hukuk disi olarak kullanilan devlet erki, siddettir ve bu despotik uygulamaya karsi direnis hakki dogar. Devlet gücünün hukuk disi kullanimi, hükümetin veya yasa koyucunun temel özgürlükleri ihlal etmesi ve anayasada anlatimini bulan toplumsal sözlesmeyi bozmasidir. Toplumsal sözlesmenin bozulmasi ve keyfilik, halka direnis hakki verir.
Onur Bilge Kula, Dogudan Batiya Aydinlanmada son yillarda cok tartisilan Aydinlanma Felsefesini, Aydinlanmanin insanligin önünü acan isigini, Batili felsefecilerin görüslerini de hatirlatarak yeniden yorumluyor.