Bu rüyamasal da birbirini kovalayan sekanslardan olusmustu. Art arda diziliyordu hepsi. Doludizgin simgeler Kasimpatilar, zarfsiz mektuplar; kahve fincanlari, kis ortasinda sari sonbahar yapraklari; sokaga atilmis bir hasta karyolasi, basini bekleyen Sözün; emanet bir mavi, egreti bir keder; düssel avuntular, gecilip gidilen yollar, uculup konulan mekanlar; bir cami avlusunda son bulan kirk yillik hatir; ömürlere degen bir Istanbul masali; bir ikindi isigi ki turuncu tonlariyla vuran, bir diz agrisi yere düserken, sonu Ask olsun diye biten sinemasal bir rüya.. Gercege dönüsse ne olur bir filmin son sahnesi dönüsmese ne Hem zaten hepimiz ayni oyunun kahramanlari degil miyiz