Osmanlida Yönetimve Savas
Yönetim ve savas, cagdas siyaset literatüründe ayrismis alanlar olarak kabul edilse de yakin caglara kadar bunlar, bütün dünyada birbirinden ayrilmayacak iki olgu idi. Ortacagda ve erken modern caglarda, Türk ve Islam devlet geleneginin merkezinde yer alan daire-i adalet felsefesinde ise bu durum daha da belirgindi. Söz konusu dönemlerde hükümdarin veya devletin esas sorumlulugu daire-i adalet adi verilen düzeni tesis etmekti. Bu düzen fikrinin esas gayesi, yöneten ve yönetilen kesimleriyle idealize edilmis huzurlu bir toplumun insasiydi. Bu ideali gerceklestirmenin en önemli dayanaklari ise adaleti tesis edecek kanuni düzenlemeler, mali kaynaklar ve hem mülkün hem de hukukun korunmasi icin güclü bir ordunun mevcudiyetiydi. Dolayisiyla yönetim, organizasyon ve savas becerisi, devlet mekanizmasinin, aralarina kesin sinirlar koyulamayacak derecede ic ice gecmis asli unsurlariydi.
Bitinya cografyasinda ortaya cikan ve kisa sürede büyük bir imparatorluga dönüsen Osmanli Devleti, Maveraünnehirden Marmara kiyilarina kadar uzanan devasa cografyanin tarihsel birikimi, kültürü ve pratiginin en önemli varisiydi. Bu miras, özellikle de daire-i adalet düsüncesi olarak ifade edilen ideal düzen anlayisi ile Osmanli toprak sistemindenyönetim ve askeri teskilatina kadar hemen her alana derinlemesine nüfuz etmisti. Bununlabirlikte Osmanli sistemi, kendine özgü dinamik bir karaktere sahipti. Kurulusundan itibaren devlet düzeninde önemli degisim ve dönüsümler yasandi. Osmanli tarihcileri hala bu düzenibütünlüklü bir sekilde ortaya koyabilmis degillerdir; Osmanli gercekligi hakkindaki bircokmeselede tartismalar devam etmektedir. Her gecen gün sayisi artan ve belli sorulara odaklanmis nitelikli arastirmalar bu büyük imparatorlugun sosyo-ekonomik, idari ve askeri düzeninin anlasilmasina katki saglamaktadir. Iste bu kitap, yönetim ve savas hakkinda farklisorulara cevap arayan, Osmanli idari ve askeri düzenini topyekn anlamaya yönelikarastirmalarin bir araya getirilmesinden meydana gelmistir.