Kadim bir kötülük, dünyanin en güzel sehrini tehdit ediyordu. Istanbul hic olmadigi
kadar büyük tehlike altindaydi Istanbulun temiz su kaynagi olan Terkos Gölüne
mesum gümüsi bir sis her cöktügünde 1,5 milenyum yasindaki lanetli Bizans
sövalyeleri, mezarlarindan kalkip insanlara saldiriyordu. Bu mezar kackini hortlak
sövalyelerin, kurbanlarindan tek istedikleri vardi taze et ve sicak kandan pay almak
Bizans Imparatoru, Putkirici lakapli III. Leon, kendisine isyan eden Venedikli deniz
tüccarlarindan olusan korsan filosunun Terkostaki üssüne 1.5 yil önce ani bir baskin
düzenlemisti. Amaci, can düsmani olan Seyyid Battal Gaziye, Istanbulu siz karadan
biz denizden kusatalim diye mektup gönderen bu korsanlari yok etmek, yagma ve
karaborsadan elde ettikleri muazzam hazineye el koymakti. Kanli bir savas sonrasi
yarali ele gecirebildigi hicbir korsan, agir iskencelere ragmen konusmayinca,
imparator, onlari aforoz ettirdikten sonra diri diri gömdürmüstü.
Asla bulunamayan devasa hazinelerini koruma ugruna canlarindan olan lanetlenmis
korsan sövalyeler, asirlar boyu topraklarina giren her yabanciyi hazine icin tehdit
olarak görmektedir. Terkos Gölüne ne zaman yogun sis cökse sövalyeler hortlamakta,
yattiklari mezarlardan kalkarak insanlara saldirmakta ve iclerindeki sonsuz acligi
bastirmak icin onlari canli canli parcalayip yemektedir.
